take away

  1. alıp götürmek, uzaklaştırmak.
    take away a knife from a child: çocuğun elinden bıçağı almak.
halkın gözünde itibarını düşürmek Verb
(hayretten/heyecandan) donakalmak, nefesi kesilmek, dili tutulmak, heyecan/hayret uyandırmak, (insanın)
nefesini kesmek.
The sheer beauty of the sea took away my breath: Sırf denizin güzelliği karşısında heyecandan donakaldım.
paket servisi Noun
paketlenmiş sıcak yemek Noun
paket servisi yapan restoran Noun
anafikir, temel mesaj, akılda kalacak şey, meram Noun
birinin emeklilik hakkını iptal etmek Verb
büyük sayıdan küçük sayıyı düşmek Verb
okuldan almak Verb
alıp dışarı götürülebilecek hazır yemek
acıyı dindirmek Verb
oy hakkını elinden almak Verb
götürmek Verb
işleri kolay yanından almak Verb
vb ötürü soluğu kesilmek Verb
konuşamaz hale gelmek Verb
(hayretten/heyecandan) donakalmak, nefesi kesilmek, dili tutulmak, heyecan/hayret uyandırmak, (insanın)
nefesini kesmek.
The sheer beauty of the sea took away my breath: Sırf denizin güzelliği karşısında heyecandan donakaldım.
birinin nefesini kesmek Verb
birinin aklını çelmek Verb